HOPE
Bir öğle vakti lokantada yemek yerken, yan
masalardan birinde kanser uzmanı olduklarını anladığım iki doktorun
konuşmalarına misafir oldum.
Biri yana yakıla şikayet ediyordu:
"Bob, anlamıyorum. Seninle ben aynı
ilaçları, aynı dozda, aynı düzende ve aynı kriterlere göre kullanıyoruz. Fakat
benim hastalarımın tedaviye cevap verme oranı %22, seninkilerin ise %47. Ki bu
oranda bir iyileşme, metastaz kanserinde duyulmamış bir şey. Bunu nasıl
başarıyorsun?
Meslektaşı cevap verdi:
"İkimiz de tedavi için Etoposide,
Platinum, Oncovin ve Hydroxyuera kullanıyoruz. Biliyorsun biz
doktorlar bu dört ilacın ismini birleştirip kısaca EPOH demeyi adet edinmişiz.
Ben bu sıralamayı değiştirdim. Hastalarıma HOPE* verdiğini söylüyorum. Böylece,
durumları kötü olsa bile, onlara yine de bir ümidin
mevcut olduğunu hissettiriyorum."
*"Hope", ingilizce "Ümit"
anlamına gelmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder